Stanford Yüzde 2 Saçmalığı

Table of Contents

Delinin biri kuyuya bir taş attı, akademik dünya da bundan çok keyif aldı. 2019 yılında çıkan listenin talep görmesinin altında yatan basit bir sebep var: İnsanların çalışmalarının kalitesini kanıtlama arzusu. Olayın ne Stanford Üniversitesi’nin tüzel kişiliğiyle bir ilgisi var ne de alanda yapılmış eserlerin kalitesiyle. Scopus’taki yayın ve atıf verilerini kullanan liste başka hiçbir makul kriteri kullanmıyor.

Makul kriterden kastım nedir? En basit hâliyle:

Çalışmaya yapılan atıflardan kişinin kendisine yaptığı atıfların düşülmesi

Geri çekilmiş makalelerin yazarın listeye girmesini engellemesi

Bir bilim insanı düşünün, alanındaki emsallerinin yüzde 98’inden daha iyi ama sürekli kendisine atıf yapıyor (ya da atıf çeteleri kuruyor). Yayın kalitesi kriteri olan atıfların bu kadar basit bir sömürüye açık olması aslında ölçünün gerçekçi olmadığını ispatlıyor. Ya da aynı bilim insanı kalitesi düşük olan çalışmalarını bağlantılarını kullanarak yayımlıyor, yazarlık satışı yapan sitelerden makale sırası alıyor olsun. Peki ya kötü yayınları Q1 (bazılarına göre kalitenin tek göstergesi) dergilerden tek tek geri çekiliyorsa, alanındaki 98 emsalden daha iyi olduğunu hâlâ düşünecek miyiz?

Retraction Watch, The Scholarly Press ve PubPeer gibi siteleri takip ettikçe görüyorsunuz ki bazı insanlar yayınlarını bir şekilde bastırıyor, atıflarını hakemlikleri kullanarak artırıyor, hatta editörü oldukları dergiyi çiftliğe çeviriyor. Akademik dünyanın iyice aşağı düşen derdi yayın kalitesi. Yayıncıların kâr güdüsü, akademisyenlerin egosu böyle devam ettikçe de düzelmeyecek.


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir